Blog Archives

New York’lu çok yetenekli keman virtüözü Yehudi Menuhin 22 Nisan1916′ da doğmuş ve müzik kariyeri 7 yaşında, ilk halk konserinden sonra başlamış.

Menuhin, kariyeri boyunca pek çok kas iskelet sistemi kaynaklı ağrı çekmiş.1951′de yoga ile tanışmış ve yoganın temel prensiplerinden gevşeme ve meditasyon ilgisini çekmiş. 1 yıl sonra 2 aylık bir Hindistan turunda başbakan Nehru ile tanışmış ve ikisinin yogaya olan ortak ilgisi o dönemde medyanın dikkatini çekmiş ve Menuhin’in gurularla ve yoga hocaları ile çalıştığı bilgisi yayılmış.

Menuhin, ona gerçek meditasyonu ve gevşeme tekniklerini öğreten Iyengar isimli guru  ile çalışmaya başlamış. Bu çalışmalar uykusuzluk sorununu tam olarak geçirmiş ve Iyengar 15 yıl onun kişisel yoga hocası olmuş.

 

Yehudi Menuhin 2

Menuhin her gün 20 dakika başının üzerinde durma hareketini içerecek şekilde yoga çalışıyor. her performasından önce mutlaka yoga yapıyor. Bu çalışmaların bir müzisyen olarak yeteneklerini geliştirdiğine inanıyor ve tüm yaşamı boyunca yogaya devam edeceğini söylüyor.

Yoga, tüm telli müzik aleti çalanlar için inanılmaz yararlı bir egzersiz sistemidir. Tüm etüdler, genel teknik çalışmalar arasında unutulan önemli bir konu doğru nefes almaktır. Telli enstrüman çalanlar nefesi fazla düşünmezler, onlar için kendiliğinden olan bir eylemdir ama zor bir pasaj çalarken ne kadar sık nefeslerini tuttuklarını bilseniz şaşarsınız. Nefes almayı ve gevşemeyi (gevşemek düzgün, odaklanmış nefes almanın direkt sonucudur) kombine eden yoga tüm müzisyenler için teknik zorlukları aşmak ve aynı zamanda performanslarının müzikalitesini arttırmak için mükemmel bir yoldur.

 Angela Newgren & Andy Fein

 

 

 

 

 

|
No Comments

ORKESTRA

 

 

1. Parmakları serbest bırakın !! Enstrümanı çok fazla sıkmaktan kaçının.

2. Uzun bir notada fırsat olduğunda baş parmağı serbestleştirin. Ara ara başparmağı yaydan kaldırın ve işaret parmağını itin. Sol başparmağın sapın üzerinde yavaşça kaymasına izin verin. Bastırmaktan kaçının. Tüm enstrümanistler, enstrümanınızı minimum başparmağı basıncıyla kullanın.

3. Planlı çalarak ani atlamalar, hızlı kaymalardan mümkün olduğunca kaçının. Tellilerde yukarı aşağı hareketler, piyanoda soldan sağa hareketlerin sayısını azaltmaya çalışın.

4.Kolları mümkün olan her zaman sarkıtın. Keman ve viyola çalanlar, sahnede çalmadığınız anlarda enstrümanınızı sağ kolunuz ve gövdeniz arasına sıkıştırıp sol kolunuzu sarkıtın. Üflemeli çalanlar enstrümanınızı yere veya dizlerinizin arasına koyarak kollarınızı sallandırın.

5.Tremolo çalmanız gerektiğinde önce yavaş daha sonra hızlı çalın. Mümkün oldukça sağ kolunuzu dizinize dayayın.Gerekiyorsa tam olarak sallandırın.

6.Pizzicato çalacaksanız iki parmak pizzicato yapın.Omuzlarınızı düz tutun.Mümkünse arşeyi yere koyun. Elinizi gevşek tutun. Gevşek omuzlarla küçük parmak hareketleri yapın.

7.Hareket edin. Oturduğunuz yerde kıpırdanın,  gövdenizi hafif yana kaydırın, ayaklarınızın yerini değiştirin.

8. Nefesinizi tutmayın. Çalmadığınız zamanlarda bilinçli bir şekilde birkaç derin ve yavaş nefes alın.

9. Gergin ve sinirliyseniz ‘Sumo isometrik’ hareketini yapın. Derin bir nefes alın ve tutun, bu sırada kollar, göğüs,boyun ve karnı bir sumo güreşçisi gibi gerin. Sonra bırakın ve gevşeyin. Derin nefes alın.

10. Sahnede yapılabilecek germe hareketlerini yapın. Bir kısmını çalarken bile yapmak mümkündür. Her fırsatta omuz silkme,  kürek kemiklerini yaklaştırmaya çalışma, boynu sağa sola çevirme gibi hareketleri yapın.

|
No Comments

 

orchestra

 

 

1. Turne ve kayıtları da içeren yoğun performans programları

2. Haftadan haftaya dengelenmeyen zor repertuarlar

3. Yüksek standart

4. Kontrolsüzlük

5. Yetersiz hazırlık

6. Salon koşulları ve yerleşimi

7. Performans anksiyetesi

8. Fiziksel kırılganlık

9. Zorlayıcı, beklentisi yüksek orkestra şefi

10.Çok tekrar ve kuvvetle, çok fazla, çok yoğun, çok uzun süre çalmak

 

 

|
No Comments

Lone street artist

 

 

 Müzik, insan ruhunu uyandıran, sağaltan bir iksir, tüm sanat dalları gibi insanoğluna ilham ve yaşama sevinci veren bir armağandır. Çağlar boyu yaşamış insanların arasında duygu ve anlamın aktığı hissi bir köprü kurar. Müzik yapmak, zihinsel, fiziksel ve yaratıcı gücün iyi dengelenmiş bir bileşimini gerektirir. Müzisyen, düşünce, duygu, fiziksel eylem ve tekniğin üst düzey senteziyle bize bu iksiri, armağanı sunar.

Müzik yapmak kolay bir süreç değildir. Tutku ve adanmışlıkla saatlerce çalışma, disiplin, ileri yoğunlaşma, motivasyon gerektirir. Sonuçta müzisyenler meslek hayatları boyunca pek çok hastalık ve rahatsızlıkla mücadele etmek zorunda kalır. Özellikle kariyerlerinin başında saatlerce çalışma sonucu pek çok rahatsızlığın temeli atılır, etkileri ise yıllar içinde çıkmaya başlar.

Müzisyenlerde en sık görülen rahatsızlıklar kas iskelet sisteminden kaynaklanan sakatlanmalardır. Müzisyenler ve performans sanatçıları kas iskelet sistemlerini uzun süreler doğalın çok dışında pozisyonlarda kullanırlar. Belli kas gruplarını bu şekilde çalıştırmak, aşırı yüklenmeye bağlı kas iskelet sistemi bozukluklarına yol açar. Bu problem ne yazık ki sadece çalıştırılan bölgenin rahatsızlığı ile sınırlı kalmaz. İnsan vücudunun biyomekaniğini açıklayan yeni geliştirilen modellere göre insan vücudu sünger gibi yumuşak dokunun içinde yüzen kemiklerden ibarettir. Bu modelin bizi ilgilendiren kısmı herhangi bir bölgede oluşan stresin tüm yapıya dağılmasıdır. Örneğin ayak bileğinde bir sorun varsa omuzları da etkiler. Kısır döngü sarmalı işte bu noktada başlar. Yüklenilen eklem omuzsa, dirsek, el bileği, boyun ağrıları yavaş yavaş mevcut duruma eklenmeye başlar.

Enstrümanı keman olan bir müzisyen düşünelim. Kemanın tutuş pozisyonu normal eklem kullanım pozisyonlarının çok dışındadır. Profesyonel bir keman sanatçısı bu pozisyonda saatlerce çalışır. Mesleği ise ömürlüktür. Kolda başlayan ufak ağrılar çok ciddi sonuçlar doğurabilecek bir silsilenin ilk habercisi olabilir. Müzisyenin haftalarca etkilenmiş bölgeyi istirahate alma şansı yoktur. Yüklenme devam ettikçe sorun yavaş yavaş yerleşir ve artık domino taşları ivmelenmeye başlamıştır. Vücut biyomekaniği belli bir bölgedeki sorunu diğer bölgelere yansıtır. Önlem alınmadığı takdirde bu döngü böylece devam eder.

Tıbbın temel felsefelerinden biri sorunu oluşmadan önlemektir. Elbette bu kişiler uzun saatler boyu çalışacak ve bu çalışmalar olumsuz yüklenmelere neden olacaktır, ancak günümüzde tıp bu sorunların yoğunlaşmaması için gerekli olanakları sunmaktadır. Kas, iskelet sistemi rahatsızlıkları pek çok faktörden aynı anda etkilenir. Ağrı ve sakatlığın yüklenme yanında postür bozuklukları, kas kuvvetsizliği ve kondisyon eksikliği, uygun olmayan enstrüman seçimi gibi pek çok hazırlayıcı nedeni vardır. Bu nedenleri gidermek bir takım modifikasyonlarla mümkündür. Her sanatçı henüz bir şikayeti olmadan bu konuda uzmanlaşmış bir hekimle irtibatta olmalıdır. Hekim, fizik muayene sırasında bir rahatsızlık varsa saptar, kişinin kas kuvvetini, postür analizini yapar. Mevcut bir sorun varsa önce o giderilmeye çalışılır. Kas kuvvetsizliklerine yönelik kişiye özel egzersiz programları belirlenir. Postür bozuklukları düzeltilmeye çalışılır. Ağırlık, boyut, kullanılan malzeme açısından kişiye en uygun enstrümanın seçimine karşılıklı konuşularak kişinin ihtiyaçları ve kullanım kolaylığı göz önüne alınarak karar verilir. Vücudu doğru kullanma, enerjiyi kontrollü harcama, çalışma, dinlenme periyotlarını ayarlama eğitimleri verilir.

Sonuç olarak müzisyenlerin ve performans sanatçılarının makus talihi ağrılar içinde biten bir kariyer değildir. Bu konuda uzmanlaşmış doktorlara tam da bu noktada ihtiyaç var. Sanatçılar sakatlanmadan korunma açısından eğitilmeli, sakatlanma gerçekleştiyse kariyer takvimlerine paralel planlayıp kombine tedavi yöntemlerinden maksimum faydalanarak tedavileri yapılmalıdır. Ülkemizde çok önemli bir eksik müzisyen ve performans sanatçıları sağlığına yönelik bir branşlaşmanın olmaması ve bu konuda çalışan hekimin çok az olmasıdır.

|
No Comments

Varşova Polonya’da Müzisyen Rehabilitasyonu ile uğraşan kayroprakt arkadaşım Mathieu Spencer ağrıdan kaçınarak performansı arttırmak üzerine çok güzel bir video hazırlamış. İçeriği türkçeye çevirdim, videonun altında bulabilirsiniz.


Doğal olarak performansınızı arttırın ve ağrıları önleyin.

 

Bunun için 3 vücut sistemi önemlidir.

Biyomekanik, Kas Kordinasyonu ve Nöroduyusal Transmisyon.

Bu sistemler bize en iyi denge, hareket ve proprioseptif akımı sağlar.

Peki bu nasıl olur?

Önce biyomekaniğe farklı bir gözle bakalım.

Biz sünger gibi yumuşak dokunun içinde yüzen kemiklerden ibaretiz. Bu modele ‘biotensegrity’ denir. 400 yıl önceki istifler ve kaldıraçlara dayalı anatomik modelden oldukça farklıdır.

Bu modelin 3 önemli avantajı vardır:

1.yüksek enerji verimliliği

2.yerçekimine bağlı değildir

3.stresi tüm yapıya dağıtır

Örneğin ayak bileğimizde bir sorun varsa omuzlarımızı da etkiler.

Vücudumuzdaki eklem ve kaslar ‘stabilize eden’  ve ‘hareket ettiren’ olarak ikiye ayrılır. Genelde derin ve kısa kaslar stabilize eder, yüzeysel ve uzun olanlar ise hareket ettirir.

Daha geniş bakacak olursak elastik kaslar ve onları çevreleyen plastik kıvamlı fasyalardan oluşan miyofasiyal zincirleri görebiliriz. Bu zincirlerden biri ayağın altından geçer, tüm omurga boyunca alnımıza kadar ilerler.

Bu kemikler ve gerilebilen dokular dengeden sorumludurlar. Doğal haliyle gözlerimiz, omuzlarımız ve kalça kemiğimiz yere paraleldir.Yer çekimi çizgisi kulaklar, omuzlar ve dizlerimizden geçer.

Nefesimiz ve omurga yapımız stabilizasyon ve sertliği sağlar. Bunlar hareketimizi sağlayan iki önemli yapı birimidir.

Omurga sistemi, denge ve hareketler her aplikasyonun belirgin bir görev veya paterne karşılık geldiği programın yüklü olduğu periferik beyin olarak düşünülebilir. Çünkü beyne nörosensöriel bilgi sağlarlar.

Hergün vücudumuz kötü postür, tekararlayan hareketler ve travmalara maruz kalır. Bunlar bilgisayar programında virüslere neden olur. Bir kasın fazla çalışması, kötü nefes alma paterni gibi bir değişiklik tüm sistem üzerinde sonuçlara neden olur.

Bizler günümüzde genelde baş önde pozisyonda çok fazla oturuyoruz. Bu boyunda, belde omuzlarda strese zamanla ağrıya neden oluyor. Kayropraksi ile sistemdeki bu değişikliklerin ve yol açtığı sonuçların azaldığı pek çok çalışmayla gösterilmiştir.

 

 

|
No Comments